Kimsenin görmediği yer !
Büyüklerden bir zât, talebelerinden birini diğerlerinden dahâ çok severdi. Bu hâle, diğer talebelerinin üzüldüğünü görünce, her birine bir kuş
verip;
-Bunu, kimsenin görmediği bir yerde kesip getiriniz buyurur.
-Evladım niçin sözümü dinlemedin, kuşu niye cânlı getirdin? diye sorunca, talebe;
-Efendim, her yeri aradım fakat kimsenin görmediği bir yer bulamadım. Allahü teâlâ, her yeri görüyor cevabını verir.
Bunun üzerine diğer talebeler, onun derecesinin neden yüksek olduğunu anlarlar.
Namazı geciktiren genç
Manifaturacılık yapan bir genç vardı. İşlerinin çokluğunu bahane ederek, namazlarını hep son vaktine bırakırdı. Dükkânın yakınındaki camide, vaktin çıkmasına az zaman kala namazlarını yetiştirirdi. Bir gece, kan ter içinde kalmıştı. Rüyasında ölmüş, hesap için mizan başına getirmişlerdi. (İbadetlerimi yaptım, haram işlemedim, hesabım kolay geçer) diye ümit ediyordu. Melekler önce iman ve doğru itikat aradılar, hemen önlerine geldi. Sonra namaza sıra geldi; fakat aradılar, bir türlü bulamadılar. (Ben hiçbir namazımı kazaya bırakmadım, mutlaka bulmanız lazım) diye feryat ediyordu. Nihayet melekler, (Kusura bakma, sana ait bir tek namaz bulamadık. Şimdi seni cehenneme atacağız) diyerek yüksek bir dağa çıkardılar. Genç çırpınarak, (Hayır, bunda bir yanlışlık var, ben hiç namazlarımı bırakmadım) dediyse de dinlemediler, dağın tepesinden, aşağıda olan cehenneme fırlattılar. O şiddetli korkuyla, dizlerinin bağı çözülmüş, birden karşılarına nur yüzlü bir zat çıktı, düşerken havada yakalayıp, (Ben senin kıldığın namazlarım) dedi. Genç heyecanla, (Ben çok perişandım, az sonra cehenneme düşecektim, niye bu kadar geç kaldın?) diye sordu. O da, (Sen de beni hep son vakte bırakırdın) dedi.
Genç o günden sonra vakti girer girmez namazlarını kılmaya başladı.
Hazret-i Ömer’in gelini
Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, halîfeliği zamânında bir gece Medîne sokaklarını kontrol için gezerken sabaha karşı bir evden, bir kadının
kızına;
-Süte su koy! dediğini duyar.
-Emîr-ül-Müminîn hazret-i Ömer süte su katmayı yasak etti cevâbını verdiğini ve annesinin;
-Emîr-ül-müminîn nereden bilecek demesi üzerine de;
DELİNEN KIRBALARIN SEBEBİ NEYDİ ACABA?
Ebûl Vefa hazretlerinin küçük ama çok sevimli bir oğlu vardır. Çocuk iyidir hoşdur da bir ara sakalara takar. Mahalle sucusunun
yolunu bekler, çuvaldız ile kırbaları deler. Kimbilir, belki de fıskiye gibi akan sular hoşuna gider. Aslında saka şaka götüren biri değildir. Bunu yapan bir başka çocuk olsa, çoktan ensesine yemiştir şamarı. Zira delinen kırba dikilemez, ancak boğumlanarak bağlanır ki, koca kırba gitti demektir yarı yarıya.
Saka bir sabreder, iki sabreder, bakar olmuyor, tutar eteğini, çıkar huzura. “Affınıza sığınıyorum ama” der, “Vaziyet böyleyken böyle!”
Ebûl Vefa hazretleri çok şaşırır. Kırbaların parasını fazlasıyla öder. Sucudan ağlaya, yalvara helallik diler. Saka bir hoş olur. “Keşke eşiğine sultanların baş koyduğu veliyi üzmeseydim” der. Pişman, mahçup dergâhı terkeder.
Ebûl Vefa hazretleri çocuğa hiçbir şey demez. Hemen hanımını bulur. “Aman hatun, iyi düşün”der, “biz bir hata yaptık ama nerede?”
O gün tırnaklarını saçlarına geçirir, adeta beyinlerini kanatırlar. Uykuyu dağıtırlar. Hanımı sabaha karşı “Tamam!” der, “Galiba buldum!”
BİR MÜSLÜMAN CESUR OLMALIDIR. ÇÜNKÜ,CESARETİN BİTTİĞİ YERDE ESARET BAŞLAR
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardı.Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki,”Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.” Read the rest of this entry »
NEDEN HELAL GIDA YEMELİYİZ?
“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, tayyib olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Maide.ayet 88) buyurmuştur.
Allah’ın bizden istediği şeyleri yapmamız ibadettir. Allah bize Helal kazanmayı ve Helal yiyip içmeyi emrettiğine gore bunları yapmamız ibadet olur.
Helal kazanmaya başladığımızda insanlar da bize güvenmeye ve bizle arkadaşlık yapmayı istemeye başlarlar. Helal yiyip içtikçe sağlıklı ve huzurlu oluruz.
Haram kazanan bir insan hapishaneye dahi düşebilir. İnsanlar böyle kişilerle beraber olmaktan kaçınırlar.İnsan Haram yiyip içtikçe hasta, rahatsız ve mutsuz olabilir.
Allah yalnızca Helal gıdaya izin vermiştir.
HARAM KAZANÇ
Allah bizim Haram gıdalar yememizi istemez.
Allah bizim Haram yollarla kazanmamızı istemez.
Haram kazanç, çalma, rüşvet veya aldatma yoluyla elde edilir.
Haram kazançlar dürüst olmayan biçimlerde kazanılan ücret veya gelirlerdir.
Allah Müslümanlara Haram kazançları yasaklamıştır.
Hiçbir zaman Haram kazanmamalı; Haram yememeliyiz.
Haram kazançlara örnekler:
ALLAH BİZİ HARAM GIDALAR İÇİN İKAZ EDİYOR
“Allah size ancak leş, kan, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı..”(Bakara S.173. Ayet) buyurmuştur.
Yine Kur’an ı Kerim’de,
“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide Suresi.90.Ayet) buyurmuştur.
HARAM YİYECEKLER VE İÇECEKLER
Bazı yiyecek ve içecekler Allah tarafından yasaklanmıştır.
Allah yasakladığı gıdaları tüketmemize izin vermez.
Allah’ın yasakladığı yiyecek ve içeceklere Haram denir.
Haram Arapça’da yasak, izin verilmemiş anlamına gelir.
Allah Haram gıdaları yememizi ve içmemizi yasaklamıştır.
Hiçbir zaman Haram yiyecekler yememeliyiz.
5 çeşit yiyecek ve içecek Haramdır Bunlar:
HELAL KAZANÇ
Allah bizim Helal gıdalar yememizi ister.
Allah bizim Helal yollarla kazanmamızı ister.
Helal kazanç,insanın kendi çalışması sayesinde kazanılır.
Helal kazanç dürüst iş için alınan dürüst ücrettir.
Helal yollardan kazanmak bizim görevimizdir.
Biz daima Helal yollardan kazanmalı ve Helal gıda yemeliyiz.
Helal kazanç örnekleri:Çiftçilik. marangozluk, ticaret, hediye, miras ve diğer Helal işler.
Allah Kur’an-ı Kerim’de,


